Hikayemizin kahramanı, ABD'de bir ilkokulda rehberlik yapan Scott Ertl, yoğun bir çalışma hayatına sahip olduğu için kitap okuyacak zaman bulmakta zorlanıyormuş. Genellikle spor salonuna gittiğinde bisikletin üstünde pedal çevirirken kitap okuyabiliyormuş. Böyle anlardan birisinde aklına bir fikir gelmiş:
"İlkokul öğrencilerini de bisiklete bindirip kitap okutsak bundan büyük keyif alırlar. Okula birkaç egzersiz bisikleti alıp bunu deneyebiliriz."
Scott, bunun akabinde kollarını sıvayıp yönetimi ikna ediyor ve okul olarak bir bisiklet satın alıyorlar. İlk önce bir sınıfta tek bir bisikletle başlanıyor. Çok beğeniliyor.Sonrasında bir sınıfı tamamen bisikletle donatıyorlar. Öğretmenler 15-20 dakikalık seanslar düzenliyor. Öğrenciler ya evlerinden bir kitap getiriyorlar ya da mevcut bulunan eğitim dergilerinden bir tane seçiyorlar.
Çocuklar bu seanslara bayılmışlar. Nasıl bayılmasınlar ki? Hem daha çok okuyorlar, hem de daha çok hareket ediyorlar. Dahası da var: Bu çocukların test sonuçları takip edildiğinde ortaya çıkıyor ki okuma sınavlarında daha iyi performans gösteriyorlar! Yani bu metot eğitsel açıdan da işe yarıyor.
Bu performans artışı ortaya çıkınca yöntem Amerika'da yaygınlaşmaya başlamış; tek bir okuldan 30 farklı eyalete yayılmış. Ayrıca şimdi sadece bisiklet değil, farklı egzersiz ekipmanları da kullanılıyor.
- Öğrendiğimize göre bu yöntemin ilave bir faydası da şöyle: Spor derslerinde pek de başarılı olmayan, "atletik" denemeyecek öğrenciler bu yöntem sayesinde sporla barışmışlar. Yaptıkları antremanın hızını ve yoğunluğunu kendileri ayarlayabildikleri için üstlerinde bir baskı hissetmeden keyifle spor yapabiliyorlar.
Ne kadar basit bir yöntemle ne kadar güzel sonuç alınabiliyor. Bu şekilde yenilikçi düşünen beyinlerle, bu yenilikçi düşünceleri destekleyecek yöneticileri üretecek bir kültüre bir gün sahip olmayı gerçekten dileriz.
0 yorum:
Yorum Gönder